Bal Ve Marka Olma Çabaları

12798888_1576200659371330_7163270624568969117_n

Arıcılığa her yeni başlayanın hayalidir.

Balparmak olmak.

Market raflarına bal şişelerini dizmek.

Hayaller market rafı ama gerçekler…

AB Uyum yasaları ile ülkemizde o kadar çok yasa, yönetmelik ve tebliğ değişti ki.

Birçoğunu günümüz uygulamaları ile örtüştürün diye 3 kişiyi bir odaya doldur.

Her kafadan bir ses çıkar.

Toplumun davranışlarını değiştirmek o kadar kolay olsa keşke.

Değiştir Tebliği.

Bundan sonra böyle.

Heee olur.

Tebliğe imza atan adama bal bilmem hangi köyden plastik bidonda gelir hediye.

Hani hani bunun etiketi?

Hacı amca göndermiş yahu.

Her sene gönderir.

Tebliğ?

Yayınladık ya.

Tamam o zaman.

xxxxxxxxxxx

Dünya’da en güzel iş arıcılık yahu.

Gelir Vergisi muafiyet bölümünde 500 kovana kadar siz diyor vergiden muafsınız.

Vergiden neden muaf tutuyor?

499 kovanı olan adam herhalde ürettiği balları kendi yemeyecek…

Ticari faaliyet saymıyorum belirli bir düzeye kadar diyor DEVLET.

Sebebi olmalı, olmalı bir sebep…

Birkaç sebebi var.

Bir kere arıcılık faaliyeti bir bitsin ülkede şimdi ucuza yediğimiz (Gerçi hangisini ucuza yiyorsak) meyve – sebze ve diğer bitkisel üretim düzeyi düşer.

Yurtdışında bir kovana gel burayı tozla diye verilen paraları bize versinler ülkede herkes arıcı olur.

Demek ki biz beleşe bulunduğumuz bölgenin tozlaşmasına yardım ediyoruz.

Dünya parayla yaptırıyor bize ise kızıyor birçok köylü.

Kaldır arını buradan.

Aslında onu diyen köylünün muhitine 10 yıl hiç arı sokmayacaksın da.

Neyse birinci sebep beleş tozlaşma.

Diğer sebep ise.

Devlet memuru ticari faaliyet sayılırsa arıcılık yapamaz.

Neden yapması lâzım?

Köylerde.

Gerçi hangi akla hizmet ise şimdi dağ başındaki yerleşimi de mahalle yaptık ama.

Köylerde.

Kim öğretecek, kim önder olacak arıcılığı?

Köyün öğretmeni…

Köyün imamı…

İşte bu yüzdendir ki.

Arıcıların çoğu öğretmen ve imamdır.

Emekli olduklarında da devam ederler.

Bizim ilçeden biliyorum.

Öğretmenler ve imamlar ayrılsın kenara deyiver geride 3-5 kişi kalırız.

Yıllar önce alınmış bir tedbir aslında meyvelerini vermiş.

Köylü öğrenmiş mi?

Maalesef

Uzun bir konu geçtim gitti.

Demek ki arıcılık faaliyeti ticari bir faaliyet değil.

499 kovana kadar.

501 olursa.

Olduğunu görmedim.

Bazı bölgelerde vardır 500 üzeri ama nasıl hallederler vergi olaylarını hiç araştırmadım.

Bizim bölgelerde 499 arıdan fazla bakınca yoruluyor insan.

Ticari bir faaliyet değil iken.

Nedense illaki hedef koyar 2 arısı olan.

Marka olacağım.

Marketlerde benim balım satılacak.

En büyük arıcı ben olacağım.

Bilmez en büyük bal firmalarının 1 arısı bile olmadığını.

Gıda ile ilgili tebliğlerde birincil ürünler diye bir konu var.

Arıcılık ile hiç uyuşmaz.

İşin ilginci Arıcılara çıkış yolu yaratması gerekenler aaaa öyle olmaz der.

Birincil ürün nedir?

Hayvandan aldığında ürün birincil ürün.

Sütü sağdın inekten. Birincil

Yumurta folluktan. Birincil

Bal tenekeye. Birincil

Yok canım.

Ben Sağım tankından direk kavanoza koydum. Bu ikincil ürün mü?

Yok diyor olmaz. Kavanoza koyamazsın.

Tenekeye koy.

Tenekeye koyabilirsin.

O bölüme kadar ne halt edersen et.

Kavanoza koyamazsın.

Halbuki her arıcının en dikkat ettiği bölümdür tenekeden kavanoza koyma anı.

Çok tartışır dururuz ama aslında sebebi şu.

Arıcının balını kavanoza koyma konusu değildir dert olan.

Arıcı üstüne üstlük etiketi de vurup.

Pazarda çarşıda markette satmak ister.

Hop.

Ticari faaliyet alanına girersen muafiyet gider.

Yok gitmesin.

Sorun burda başlar ama işte kalın çizgi buradadır.

Ürünü sağım makinesinden direk kavanoza doldurup teyzeoğluna 2 kavanoz bal vermen değil sorun.

Sorun ticari faaliyet alanına girmeye çalışman.

Gireceğim ben illaki dersen.

Alırsın markanı.

Kurarsın şirketini.

Dolum tesisi ile anlaşırsın.

Etiket yönetmeliğine uygun basarsın etiketini.

Görürsün anyayı konyayı.

Market ya da şarküteri rafındaki satış fiyatı senin satış fiyatından düşük ballarda.

Nasıl oraya ürün koyacaksın?

Pazarda satmaya kalksan.

Pazarcılar odası mevzuları da var ki sen ürünü etiketleyip pazarda satmak hayalin yoktu ki.

Demek ki neymiş.

Bir oluşan sektöre ayak uyduracakmışsın.

Toptan balımı ben o paralara vermem aga diyenlerin toplam üretimi zaten 5 teneke.

Adam 1.000 teneke bal üretiyor yılda.

Toptan fiyatını hesapla desek hesap makinesi ister.

Petekli balını diyor tebliğ satabilirsin.

İşletme numaranı vurarak her yerde.

Ama kavanoza olmaz.

Haklı.

Çünkü gıda takibi nasıl olacak?

İşte bu yüzden birlikler bu konu üzerinden çaba sarf ediyorlar.

Bazı birliklerde hâlâ kavanozlanan ballar yönetime yakın kişilerin balları olsa da bazı birlikler her üyesinin ballarını işletme numaraları bazında dolum yapıyorlar.

Düzelecek elbette.

Ama tüketici davranışı konusu yine çok belirleyici.

Ben şimdi.

1 kavanoz bal bırak beya benim dükkâna diyene.

Etiketli bal götürsem.

Bu ne len, marketten mi aldın der.

Etiketli olunca, rafta yer alınca çok mu sağlıklı oluyor şimdi ballar?

Belirli zamanlarda sahte-tahşişli-kalıntılı bal firmaları listesi açıklanıyor.

Bunların hepsi etiketli market rafından ürünler.

TV’de satılanlarda etiketli markalı.

Ne olacak şimdi…

Arıcılığı ana geçim kaynağı olarak yapanların zaten yüksek üretim yapıp toptan vermekten başka şansları yok.

Ama bu işi ek gelir olarak yapanların ürün satmaktaki acelesini anlamadım gitti.

Sağım çadırından gelsin birisi.

Şöyle tüketiciye satılacak fiyata çok yakın bir fiyattan balları alıversin.

Parayı da tring versin.

Oldu.

Bir ürünü üretmek zor elbette ama ürettiğin ürünü tüketmeleri için tüketiciye sunmak bir o kadar zor.

Çaba gerektirir.

İncelik gerektirir.

Sabır gerektirir.

Kavanoza koyup direk tüketiciye verebilir miyiz?

Elbette.

Ben illaki Balparmak olacağım.

Yolun açık olsun.

Bir cevap yazın