O kadar çok mail almışımdır ki hayret verici.
Adam.
Kalkmış X yerden bal almış.
Bal bozuldu.
Resim de göndermiş.
Sorununu çözmek adına beni buluyor.
Bal arayınca beni bulamaz ama derdini anlatacak ya. Güzin Abla gibi kullanıyor.
Ülkenin hali pür-meali bu.
Bal Donar mı?
Şekerlendi Ayol.
Böyle kristal kristal. Şeker vermiş kör olmayasıca.
Dibi dondu ama üstü hâlâ bal bunun cancağızım.
Biz birisinden getirtiyoruz Kars balı, hiç donmuyor Şekerim…
Sizde donmayan bal var mı?
Yok güzelim yok.
############
Fotoğrafı, İtalya’da bir büyük markette çektim. Bak İtalya yani, arada gittiğimiz belli olsun di mi.
Market rafında.
Donmuş ballar.
Bizim market raflarında neden göremeyiz?
Yine suçluyu bulalım o halde.
Suçlu yine tüketici…
Bilgi vermeyenin de katmerli suçu var ama tüketici davranışı bambaşka.
Tüketici davranışı belirler herşeyi.
Rafta donmuş zeytinyağı görsek alır mıyız?
Donmuş balı almayı bırak, aynı markanın donmuş balın hemen yanındaki donmamış olanı da almayız.
O halde sevgili tüketici…
Senin dişine göre ürünü rafa koymak çocuk oyuncağı…
Nasıl olduğunu anlatacağız ama bu bal neden donar yahu ona bir bakalım.
Bal donuyorsa eğer yaşıyor demektir.
Donmayan bal ölü müdür?
Aslında en çok merak edilen şeyin bu olması gerekir.
Neden donmadı bu bal ulen diyen tüketiciler olmaya başlasın gör bak.
Neden donar neden onu söyle…
Balı nerden topluyor arılar?
Doğadan çok çeşitli kaynaklardan.
Çiçeklerden alıyorsa eğer.
Çiçeklerin içinden nektarı çekerken içeriğinde o çiçeğe ait polenciklerde geliyor. Gözle görülmeyen küçüklükte.
Ağaç çiçeklerinden daha az gelir bu polencikler ama yer çiçeklerinden daha çok.
Yani bal, çiçek balı ise içinde polencikler var.
Balı, bal yapan şeyler bu küçücük arkadaşlar.
Balın geri kalan kısmı ise doğal şekerler yahu.
Iyyyy şeker mi veriyorsunuz dediğiniz şeyin doğadaki karşılığı.
Doğal glikoz ya da doğal fruktoz.
Az miktarda da diğer şekerler.
Bu glikoz ve fruktoz miktarlarının birbirlerine oranları da önemli derlenen kaynağa göre. Donma hızına da etki eden faktördür ayrıca.
Sonuç olarak çiçek kaynaklarından derlenmiş balların içeriğindeki polencikler canlıdır.
Ballar…
Bulundukları ortam sıcaklıkları 14°C civarında bir çizgi çizelim.
Gece düşsün 8 dereceye gündüz çıksın 21 dereceye.
Zik Zag yapıp 14 derece üzerinden geçtiğinde sıcaklık değerleri.
Bu polencikler balın içindeki doğal glikoz ve fruktoz oranına göre kendilerini korumaya almak üzere etraflarında doğal şekerleri bağlamaya başlarlar.
Çok bilimsel oldu mu bende anlamam bu işlerden.
Ama bildiğim şu. İşte o polencikler var ya.
Balı, bal yapan.
Donma eylemi onların varlıklarını koruma çabasıdır.
Zaten donma dediğimiz şey öyle güp diye olmaz.
Önce nokta nokta başlar.
Sonra dibinde çökmeye başlar ve finalde tüm kavanoz donar.
Ah gitti güzelim bal dondu.
Şeker vermiş Arıcı.
At çöpe.
Aldığın arıcıya da söyle, senden aldığımız bal bozuldu diye.
Bana sorarsan alacağın cevap belli.
Balın hâlâ yaşıyor, ne mutlu size.
İyi de donmayan ballar var kardeş, bunlara ne diyeceksin?
Bak dinle.
Aynı mantık.
Bal kaynağı sadece çiçekler değil ki.
Çamda bir böcek var. Bu böcek çamın özsuyunu emer ve tatlı kısmını atar dışarı.
Bizim arı gider alır o sıvıyı.
Var mı bunun içinde polencikler?
Hava o kadar sıcak ve nemli olur ki Basra dediğimiz olay gerçekleşir ve bir çok ağaç ve bitki yapraklarından ve gövdelerinden nektar salgılar.
Burada da var mı polencikler?
Polencikler yoksa kim kendini korumaya alsın…
Yani salgı ballarının büyük bölümü donmaz.
İyi de çam balı diye aldık ama dondu beya.
Hepsine cevabımız var rahat ol.
Arıları Trakya dönüşü getirdik çam bölgesine diyelim.
Ayçiçekten.
Az da olsa stoklarda çiçek balı var.
Arı demez ki şu çamdan geleni şuraya ayrı koyalım.
Karışır.
Karışınca da geç olsa bile donar.
Eee birader marketteki neden donmaz?
Yine aynı mantık.
Polencikler mi sorun yaratıyor?
Evet.
O zaman onları ya uzaklaştıralım ya da gebertelim onları.
Filitrasyon ile polencikleri balın içinden almak ya da kısa süreli yüksek ısılarla pastörizasyon yapmak.
Hayatta donmaz, mis gibi bal.
Mis gibi şekerleme.
Şimdi yeni yeni krem ballar raflarda yerini alacak, alıyor da.
Siz uyandınız ya ondan.
Peki, bizler teneke teneke balları donunca ne yapıyoruz?
Yüksek yatırım maliyetleri ile.
Tenekeyi içine koyabileceğimiz termostat kontrollü benmari usulü eritme kazanları ediniyoruz.
Devlet teşvik bile veriyor.
Yetmiyor o balı eritince içine döktüğümüz büyük kapasiteli tanklarımız var.
Yine ısıtmalı.
2 şişe bal ver deyince tanktan doldur ver.
Bak unutma istesek o balı öldürürüz.
45-50 °C civarı su ısısıyla uzun sürede sıvı hale gelir.
Aç termostatı 90 dereceye.
Donsun da göreyim bir daha.
Bir bal aldık var ya şahane der durursun altın günlerinde. Ölü balı anlatır gezersin.
Evde balınız dondu…
Aynı teknik.
Çaydanlığın buharına kavanozu koy.
Erisin yavaş yavaş.
Ya da küçük bir tencereye su koy dibine de bir bez.
Koy kavanozu.
Su çok ısınmadan altı kısık halde…
Yahu uğraşma.
Öyle donuk halde ye. Daha sağlıklı.
Yani sizler sıvı olsun sıvı olsun dedikçe.
Formülü bulur size bunu sunanlar.
Amatör arıcılar bu yatırımları yapamadıkları için onlardan aldıklarımız daha çabuk donar.
Hele yaklaş şimdi bişi diyeceğim.
Hani Kars’tan aldık biz donmadı dedin ya.
Kars balı bu ülkede o kadar çok yerde satılıyor ki Kars toprakları komple kovan olsa yetmez.
Donmuyor ya.
Şu şarküteride satılan petekliler de donmuyor.
Neden acaba?
Polencikler Nerede?
Bir düşün bakalım.
Haydi düşünme ben söyleyeyim.
Besleme ile yaptırılan balların içeriğinde çok az doğadan gelen polencikler olduğu için donmaz ya da çok geç donar.
Bazı yörelerde de şöyle birşey duyarız.
Bizim kestane balları donmaz.
Bizim karakovanlar donmaz.
Bazı ballar o kadar geç donar ki.
Ne arıcının elinde kalır ne de tüketicinin donana kadar.
Donan bal iyi midir sorusuna da gıcık olurum.
Donmayan ballarda iyidir.
İyilik başka birşey.
Onu da anlatacağım.
Ama bilinmesi gereken şey bir bal donuyor ise çiçek kaynağından derlenmiştir ve yaşıyordur.
Bu kadar basit.
bu açıklamaları yaptığınız için çok teşekurler hayırlı çalışmalar dilerim.
Biz teşekkür ederiz güzel yorumunuz için.
Hakiki Ballar Donan Ballardır.
Bal hakkında doğru bildiğimiz çok şeylerin, yanlış olduğunu ve yanlış bildiğimiz çok şeylerinde, aslında doğru olduğunu nefis bir yazı eşliğinde, bizlere sunduğunuz ARICILIK bilginize teşekkürler..